İnflamasyon (enflamasyon veya iltihap olarak da bilinir), zararlı uyaranlara karşı önemli ve karmaşık bir biyolojik tepkidir. Yaralanma veya grip gibi algılanan bir sorunu çözmek için vücut tarafından kullanılan akıllı bir süreçtir. İnflamasyon, vücudun bakteri ve virüsler gibi yabancı organizmalardan kaynaklanan enfeksiyonlara karşı kendisini korumasını sağlar. Kulağa iyi bir şey gibi geliyor, değil mi? Aslında evet, çoğu zaman iyi ve normaldir. Peki sorun ne?
Akut ve kronik enflamasyonun özellikleri, kronik inflamasyonun nedeni, yaygın kronik inflamasyon belirtileri, kronik inflamasyondan kaynaklanabilecek enflamatuar hastalıklar, inflamasyonun doğal olarak nasıl azaltılacağı ve daha fazlası yazının devamında…
İnflamasyon Nedir?
İnflamasyon, vücudu korumak ve onarmak için yabancı patojenlere karşı doğal bir savunma mekanizmasıdır. Bu terim, vücudunuzun beyaz kan hücrelerinin ve ürettikleri maddelerin sizi bakterilerden, virüslerden ve diğer yabancı istilacılardan koruduğu bir süreci ifade eder. İnflamasyon bağışıklık sisteminin hayati bir parçasıdır. Onsuz, hafif yaralanmalar veya soğuk algınlığı gibi küçük sorunlar çok daha ciddi bir soruna dönüşebilir.
Öyleyse, iltihaplanma (inflamasyon) temelde hayati bir öneme sahipse, neden bu kadar kötü bir üne sahip ve neden herkes bundan kurtulma çareleri arıyor? Cevap, iki farklı iltihaplanma türü olduğu gerçeğinde yatıyor: Akut inflamasyon ve Kronik inflamasyon.
Akut ve kronik inflamasyonu karşılaştırırken, birçok benzerlik göreceksiniz, ancak aynı zamanda bazı hayati farklılıklar da göreceksiniz. Enflamasyon sürecinin nasıl çalıştığı ve beyaz kan hücrelerinin ne yaptığı konusunda benzerler, ancak süreçlerin neden oluştuğu ve genel sağlığınızı nasıl etkiledikleri konusunda çok farklılar.
Akut Enflamasyon Nedir?
Akut inflamasyon, bir bakıma, inflamasyonun “iyi” olan türüdür. Akut inflamasyonda, vücudun bağışıklık sistemi, yaralı veya enfekte bölgeyi çevrelemek ve korumak için beyaz hücreler gönderir, bu da vücudun kendini iyileştirme ve hasarlı dokuyu onarma girişiminin bir parçası olarak kızarıklık, şişme ve sıcaklık ile sonuçlanır. Yani bölgesel etkileri vardır. Akut inflamasyon kısa sürelidir (genellikle birkaç gün sürer). Yaralanma, enfeksiyon veya hastalık ortadan kalktığında kaybolur. Kızarıklık, şişme, ısı, ağrı ve uyuşukluk, akut inflamasyonun belirtileridir.
Parmağınızı kestiğinizde, dizinizi vurduğunuzda, ayak bileğinizi burktuğunuzda veya boğaz ağrınız olduğunda, akut inflamasyon vücudunuzun kendini iyileştirmesine, virüslere ve bakterilere karşı savunmasına ve hasarlı dokuyu onarmasına yardımcı olan mekanizmadır. Örneğin dizinizi incittiğinizde vücudunuz sitokin adı verilen ve siren olarak düşünebileceğiniz bir tür protein gönderir. Bu sitokin, bağışıklık hücrelerinizin hormonlarınızın ve besin maddelerinin, düzeltmeleri gereken bir sorun olduğunu bilmelerini sağlamak için bir acil durum sinyali görevi görür. Sinyali aldıktan sonra, beyaz kan hücreleri yaralı bölgeyi bulmaya gider ve mikroplar, ölü-hasarlı hücreler ve diğer zararlılarla savaşır. Hormonlar, hasarlı dokuyu iyileştirmeye yardımcı olmak için kan pıhtıları yapar ve iyileşme bittiğinde bunları çıkarır.
Kronik Enflamasyon Nedir?
Kronik inflamasyon, bağışıklık sistemi yanlışlıkla normal hücrelere saldırdığında meydana gelir. Yani tıpkı akut inflamasyonda olduğu gibi, siren sesi duyulur ve ekip çağrılır, ancak bu sefer iyi adamların peşine düşerler. Beyaz kan hücreleri “yaralı” bölgeyi doldurur, ancak yapacak bir şey yoktur – çünkü tanımlanabilir bir virüs, bakteri, yabancı istilacı veya yaralanma yoktur – bu nedenle iç organlara veya diğer iyi dokulara ve hücrelere saldırmaya başlarlar.
Kronik inflamasyon, kirlilik gibi çevresel faktörlerin ve/veya sigara içmek ve kötü beslenmek gibi sağlıksız yaşam tarzı alışkanlıklarının neden olabileceği uzun vadeli bir sorundur. Peki, bunların beyaz kan hücrelerinin davranışıyla ne ilgisi var?
Örneğin, şekerli yiyecekler yediğinizde, vücudunuzda zaten bulunan yağ ve protein hücrelerini eritir ve bu hücreleri gelişmiş glikasyon maddelerine dönüştüren kimyasal bir reaksiyon yaratır. Bu kimyasal, yağ ve protein hücrelerine zarar veriyor ve bu da bağışıklık sisteminizin o hasarlı hücreleri parçalamaya çalışmak için acil durum sirenini çalmasına neden oluyor. Akut inflamasyonda olduğu gibi, beyaz kan hücreleri vücutta bir sorun arıyor – yaralanma, bakteri veya virüs gibi – ama hiçbir şey bulamıyor, çünkü tek yaptığınız biraz şeker veya rafine karbonhidrat yemek.
Ancak sitokinler yanlış alarm verdiklerini bilmediğinden ve hücreleriniz sireni dinleyen itaatkar küçük savaşçılar olduğundan, bağışıklık hücreleriniz geri çekilmek yerine etrafta kalır ve savaşır. Bu durum, en nihayetinde sağlıklı doku ve organ hücrelerine saldırmalarına neden oluyor. Bu tip inflamasyonda ağrı veya diğer semptomlar hemen ortaya çıkmadığı için yüksek CRP seviyelerine ve kronik hastalıkların gelişmesine neden olabilir.
CRP karaciğer tarafından üretilir ve kan testlerinde ölçülen vücuttaki iltihaplanma için bir biyobelirteç olarak kullanılır. Yüksek seviyeler, bağırsakları, eklemleri, akciğerleri, kalbi, kemikleri, ağzı, cildi ve diğer alanları etkileyen ciddi kronik hastalıklarla bağlantılı vücutta iltihaplanmanın varlığını gösterir. Kronik inflamasyonun insan vücudundaki etkileri, inflamasyon ve DNA hasarı yıllarca sessizce devam ettiği için çok dramatik sonuçları olabilir. Enflamasyon olmadan yaşayamayız ama tehlikeli şekillerde aleyhimize dönebilir.
Kronik İnflamasyon Nedenleri
“Kronik inflamasyona ne sebep olur” sorusunun net bir cevabı yoktur. Çoğu zaman temel neden dinamik olabilir veya faktörlerin bir kombinasyonu olabilir. Kronik inflamasyonun bilinen bazı yaygın nedenleri şunlardır:
- Akut inflamasyonun tedavi edilmemiş olması (düzgün temizlenmemiş, dezenfekte edilmemiş ve korunmamış kötü bir kesik gibi)
- Endüstriyel bir kimyasal, belirli bir temizlik ürünü veya hava kirliliği gibi tahriş edici maddelere uzun süreli, düşük düzeyde maruz kalma
- Sigara ve alkol
- Obezite
- Kronik stres
- Sağlıksız beslenme
- Hareketsiz yaşam biçimi
- Sağlıklı dokuyu hastalığa neden olan bir patojenle karıştıran bir otoimmün bozukluk.
Kronik İnflamasyon Belirtileri
Kronik inflamasyon sessiz bir katildir ve bu nedenle herhangi bir semptom fark etmeden uzun süre inflamatuar koşullardan muzdarip olmak mümkündür. Kronik inflamasyon, inflamatuar yanıtı sürdüren ciddi bir kısır döngüye yol açabilir. Akut inflamasyonda, semptomlar oldukça açıktır: yaralanma veya enfeksiyon bölgesine lokalize olan kızarıklık, sıcaklık ve ağrı. Ancak kronik enflamasyon semptomları biraz daha belirsizdir – bazen herhangi bir semptom bile olmayabilir. Ancak doktorlar kandaki enflamasyonun bir belirteci olan C-reaktif proteini (CRP) test ederek enflamasyonun meydana geldiğini doğrulayabilirler.
En yaygın belirtilerinden bazıları şunlardır:
- Sürekli yorgunluk, uykusuzluk
- Vücut ağrıları,
- Ateş
- Fazla kilo alımı, Obezite
- Alerjiler ve enfeksiyonlar
- Aftlar/ağız yaraları
- Kızarıklık ve kaşıntı
- Gastrointestinal sorunlar
- Döküntüler veya cilt tahrişi
- Göğüs ağrısı
- Depresyon veya anksiyete
Kronik enflamasyonu olan bir kişi bu semptomların hiçbirini, bir kısmını veya tamamını yaşayabilir ve hafif şiddetten daha şiddetli sorunlara kasar değişimler gösterebilir.
Kronik inflamasyon hangi hastalıklara neden olur?
Yukarıdaki kronik inflamasyon belirtileri kulağa son derece kötü gelse de bunlardan daha kötüsü de var: Kronik inflamasyon, ileride görülebilecek çok ciddi sağlık sorunlarıyla bağlantılıdır. Araştırmacılar hala kronik inflamasyonun hastalığa nasıl katkıda bulunduğunu tam olarak anlamaya çalışırken, kronik inflamasyonun çeşitli inflamatuar hastalıkların gelişiminde bir rol oynadığına dair kesin kanıtlar var. Bunun nedeni, vücudunuzun inflamatuar yanıtının sağlıklı hücrelere, dokulara ve organlara büyük zarar vermesi ve bunun da DNA hasarına, doku ölümüne ve iç yaralara yol açmasıdır.
Kronik inflamasyon tedavi edilmezse, tüm bu hasarlar, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli farklı inflamatuar hastalıklara neden olabilir:
- Romatizmal eklem iltihabı
- Astım
- Bazı kanser türleri
- Diyabet
- Kardiyovasküler hastalık ve inme
- İrritabl Bağırsak Sendromu
- Crohn hastalığı
- Yüksek tansiyon
- Yüksek kolestorol
- Parkinson hastalığı
- Romatoid artrit
- Depresyon
- Çölyak hastalığı
- Sedef hastalığı
- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
- Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklar
Midede kronik inflamasyon nedir? Kronik mide inflamasyonu gastrit olarak da tanımlanır. Bağışıklık sistemi midenin iç kısmındaki hücrelere karşı antikor üretirse mide hücreleri hasar görebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda midede akut inflamasyon veya kronik inflamasyon yani gastrit sorunu oluşur.
İnflamasyon Yaşlanmayı Hızlandırır Mı?
Günümüz yaşam tarzı seçimleri ve faktörlerinin oluşturduğu kronik ve sistemik inflamasyon, yaşa bağlı kronik hastalıkların köküdür. İnsan yaşlanması bu kronik, düşük dereceli iltihaplanma ile ilişkilidir ve bu fenomen “iltihaplanma” olarak adlandırılmıştır. inflamasyon, bu kronik hastalıkların çoğu ortak bir enflamatuvar temeli paylaştığından, çoğu yaşa bağlı hastalık ve ölümde önemli bir sağlık risk faktörüdür. Ancak bu risk önlenebilir ve hatta tersine çevrilebilir.
Kronik inflamasyon, akut inflamasyonun birçok özelliğine sahiptir ancak genellikle düşük dereceli ve kalıcıdır, bu da doku hasarına ve dejenerasyona yol açan tepkilerle sonuçlanır. İşlenmiş gıdalar katkı maddeleri, şekerler, koruyucular ve kimyasallar içerir. Düzenli olarak tüketildiğinde vücut kronik olarak iltihaplanır, hastalık riskini artırır ve yaşlanma sürecini hızlandırır. Diğer faktörler arasında artan inflamasyona katkıda bulunan ve bağışıklık sistemimizi tehlikeye atan stres, çevresel kimyasallar, uyku yoksunluğu ve egzersiz eksikliği yer alır.
İltihaplanmanın bir kaynağı, artan inflamatuar yanıtlar ve bunların yetersiz eliminasyonu nedeniyle yaşla birlikte biriken hasarlı hücrelere işaret eder. Hasar biriktikçe, hücreler yaşlandıkça ve yeni patojenlere uyum sağlayamadığından bu tepkiler kronikleşebilir.
Diğer bir iltihaplanma faktörü, ağız veya bağırsak bakterileri tarafından üretilen, çevre dokulara ve dolaşıma sızabilen ve kronik düşük dereceli iltihaplanmaya yol açan zararlı ürünlerle ilgili olabilir. İltihaplanma, yaşlanma olarak bilinen hasar ve strese hücresel tepkiden de kaynaklanabilir.
Enflamasyonun altında yatan mekanizmalardan bağımsız olarak, yaşlanma sürecinin hızının ve yaşam süresinin kritik bir belirleyicisi olduğunu hatırlamak önemlidir. İltihaplanma, hastalık ve ölüm eğilimini hızlandırarak sağlığı, yaşam kalitesini ve uzun ömürlülüğü önemli ölçüde etkiler.
Kronik İnflamasyon İçin Doğal Çözümler
Kötü beslenme alışkanlıkları, fiziksel egzersiz eksikliği, stres, kimyasal ve çevresel faktörlerle ilişkili kronik inflamasyon, potansiyel olarak ciddi hastalıklara yol açan kendi kendini sürdüren bir durumdur.
Sağlıklı beslenme, vücuda enerji üretimini, sağlığı ve refahı desteklemek için gerekli beslenmeyi, besinleri ve bileşenleri sağlayarak iltihapla savaşmaya yardımcı olabilir. Kaçınılması gereken yiyecekler arasında işlenmiş yiyecekler, konserve yiyecekler, rafine şekerler, trans yağlar, glüten, basit karbonhidratlar ve aşırı kafein bulunur.
İnflamasyonu doğal olarak azaltmak için genellikle yaşam tarzı değişiklikleri yapmak yeterli olur. Bunların başında da beslenme alışkanlıkları gelir. İşte, tüketebileceğiniz en iyi anti-inflamatuar gıdalardan bazıları:
- Zerdeçal: Gezegendeki en güçlü doğal antienflamatuarlardan biri olduğunu gösteren birçok çalışma vardır. Taze olarak tüketilebileceği gibi baharat olarak da kur ve toz hali kullanılabilir. Soslara, çorbalara, meyve sularına ve birçok yemeğe eklenebilir. (bkz- Zerdeçalın Faydaları ve Kullanımı )
- Zencefil: Zencefil, geleneksel tıpta ağrı, şişme, alerji, mide ülseri ve hatta kalp hastalığı ile ilişkili birçok inflamatuar bozukluk için ağrı kesici olarak kullanılan anti-inflamatuar bitkisel besinlere sahiptir. Zencefil iltihabı azaltmaya ve kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olur. (bkz- Zencefil Çayı Faydaları Nelerdir, Nasıl Yapılır?)
- Turpgiller: Brokoli, Brüksel lahanası, lahana ve karnabahar güçlü antioksidanlar içerir. Doğal olarak detoksifiye edici olarak, vücudun kronik inflamasyonun zararlı etkileriyle savaşmasına yardımcı olabilirler.
- Yağlı Balık: Somon, sardalya, ton balığı ve uskumru gibi yağlı balıklar, anti-inflamatuar omega-3 yağ asitleri açısından zengindir.
- Kuruyemişler ve Tohumlar: Tüm kuruyemişler ve tohumlar, neden olduğu hücre hasarını onararak iltihaplanmaya karşı savaşmaya yardımcı olan antioksidanlar içerir. Kuruyemiş ve tohumlar temel vitaminler, mineraller, protein, lif, amino asitler ve sağlıklı yağlar bakımından zengindir.
- Meyveler: Meyveler, anti-inflamatuar özelliklere sahip polifenol bileşikleri içerir. Antosiyaninler en önemli antioksidanlardır.
- Mantarlar: Tıbbi özellikleri nedeniyle binlerce yıldır kullanılmaktadır. Reishi, shiitake, maitake, cordyceps, aslan yelesi ve hindi kuyruğu, kansere karşı ve diğer sağlık yararları için yaygın olarak kullanılan mantarlardan bazılarıdır.
- Domates: Karotenoidler ve biyoflavonoidler gibi iltihap önleyici besinler içerir. Çok yönlüdür ve düzenli bir diyete dahil edilmesi kolaydır.
- Acı kırmız biber: Güçlü bir anti-inflamatuar ve ağrı kesici olduğu bilinen kapsaisin adı verilen aktif bir bileşen içerir.
- Sağlıklı Yağlar: Zeytinyağı, üzüm çekirdeği yağı, keten tohumu ve avokado sağlıklı yağlara örnektir ve etkili anti-inflamatuar özelliklere sahip maddeler içerirler. Bununla birlikte, zeytinyağı orta ateşte pişirildiğinde sertleşir, bu nedenle çiğ veya düşük sıcaklıkta pişirerek tüketmek en iyisidir.
İnflamasyona karşı diğer önlemler
Kötü beslenme, egzersiz eksikliği, yetersiz uyku, stres, çevresel faktörler ve toksinler kronik inflamasyona yol açan başlıca faktörlerdir. Aşağıdaki adımlar, iltihaplanma riskini önlemede veya tersine çevirmede önemli yardım sağlayabilir:
- Egzersiz yapın: Düzenli bir egzersiz rutini sürdürün; Haftada en az 4 veya 5 kez yürümek gibi.
- Stresi yönetin: Gevşeme, meditasyon, masaj, tai chi veya yoga stresi azaltmaya yardımcı olur.
- Yeterli ve dengeli uyku düzenine sahip olun.
- Şekerden kaçının
- Sağlıklı yağlar tüketin : avokado, zeytinyağı, chia tohumları ve badem ve çam fıstığı gibi fındıklar, anti-inflamatuar etkiler açısından zengindir
- Balık yağı: Somon, alabalık, uskumru ve sardalya omega açısından yüksektir.
- Probiyotikler gıdalar tüketin
- Hayatınızdaki toksinleri azaltın: Tahriş edici maddelere veya toksik kimyasallara maruz kalmak vücudunuzda alarm zillerini çaldırır ve iltihaplanmaya neden olabilir.
- Bağırsak sağlığına odaklanın.